|  | 
         
          |  
              
                
                  |  
					Peyzajda 4.Boyut, ülkemizde 
					bilinmeyen veya yeteri kadar tanınmayan bitkiler hakkında, 
					profesyonel ve amatörlere bilgi verilmesi amacı ile 
					hazırlanan bir programdır. Her ay yeni bir bitki tanıtımı 
					yapılmakta, Palmiye Merkezi deneyimleri de aktarılmaktadır. 
					Palmiye Merkezinin bir hizmeti olan, bu 
					programın sizin veya bir arkadaşınızın e-posta adresine 
					gönderilmesini arzu ediyorsanız, lütfen abone olunuz (abone 
					olmak tamamen ücretsizdir, adresinize herhangi bir reklâm 
					gönderilmeyecektir). PEYZAJDA 4.BOYUT'a 
					
					abone olmak 
					istiyorum>>>>>>>          
					Arkadaşımı 
					öneriyorum>>>>>> |  
                
                  | 
						
							| 
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  ARALIK 2012 |  |  
						
							| 
							
							Zantedeschia 
							cinsi, tümü Afrika Kıtasında bulunan 7 türü 
							kapsamaktadır. Bu cins ikiye ayrılabilir, birinci 
							grupta soğuğa dayanıklı, beyaz çiçekli iki tür 
							bulunur, İngilizcede bunlara Arum Lily 
							denmektedir. Diğer grup dona fazla dayanıklı 
							değildir, yaprakları beyaz lekelerle kaplıdır, 
							çiçekleri sarı, portakal, pembe veya mor renkli 
							olabilir, bunlar da Calla lily olarak 
							adlandırılırlar. 
							
							 Zantedeschia 
							aethiopica
							
							
							doğal olarak Güney Afrika’da sulak alan ve 
							bataklıklarda bulunmaktadır. Doğada bulunduğu 
							yere bağlı olarak, her dem yeşil veya yaprak döken 
							bitki olabilir. Güney Afrika’da,  Batı Cape’te 
							yazın, yaz yağmuru alan diğer bölgelerde ise kışın 
							uyku devresine girmektedir. Ancak devamlı su bulunan 
							bataklık arazilerde her dem yeşildir. 
							
							
							Zantedeschia 
							adı İtalyan doktor ve botanikçi Profesör Giovanni 
							Zantedeschi ‘ye atfen verilmiştir. Aethiopica 
							bitkinin Afrika kıtasına ait olduğunu 
							göstermektedir. Halk arasında her ne kadar zambak 
							olarak isimlendirilirse de bir aroit (Aracae 
							ailesine ait olan bitkiler) tir.  
							
							Kalla 
							
							çok gösterişli çiçeği ile hemen tanınır. 
							Parlak beyaz yelken şeklindeki braktesi (yaprak 
							benzeri yapı),  ortadan çıkan sarı parmak 
							şeklindeki koçanı (spadiks: erkek ve dişi çiçekleri 
							taşıyan yapı) sarmaktadır. Çiçekler parlak yeşil 
							yaprakların arasından çıkarak güzel bir kontrast 
							oluştururlar. Oluşan yeşil renkli meyvecikler, 
							 olgunlaştıkça turuncu renge dönüşmektedir. 
							Zantedeschia aethiopica çiçeklerinin hafif 
							güzel bir kokusu vardır. Bu kokusu sayesinde karınca 
							ve arıları çekerek tozlaşmayı sağlarlar. 
							
							 Kalla
							
							
							gerek süs bitkisi gerek kesme çiçek olarak 
							kullanılır, özellikle gelin çiçeklerinde bazen de 
							cenazelerdeki bitki aranjmanlarında tercih edilir.  
							Güney Afrika’da, yaprakları ve rizomları, pansuman 
							ve ağız yoluyla birçok hastalıkta kullanılmaktadır. 
							Rizomları haşlandıktan sonra yenilebilir. Çiğ 
							yenildiği takdirde, içindeki kalsyum oksalat 
							kristalleri nedeniyle, boğazda şiş ve yanma olur. 
							Yapraklar lapa haline getirildikten sonra baş ağrısı 
							tedavisinde kullanılmaktadır. Bilimsel çalışmalar 
							Zantedeschia aethiopica’ nın yapay 
							göletlerdeki atık suyun temizlenmesinde ve alg 
							büyümesinin engellenmesinde etkili olduğu 
							göstermiştir. 
							
							Kalla 
							nemli toprak veya bataklığı tercih eder, eğer 
							bataklık şartları yok ise bitki gölge yere 
							dikilmelidir. Gölgeye dikilen bitkilerin çiçekleri 
							daha az olmaktadır. Gübreli toprak kullanılmalıdır. 
							İyi şartlarda yetiştirilen bitkiler ilkbahar ve 
							yazın çiçek açarlar.  
							
							 Zantedeschia 
							aethiopica 
							
							90 cm.ye kadar uzayabilir. Gölgede yaprakları daha 
							da büyük olabilmektedir. Koyu yeşil yaprakları 
							mızrak başı şeklinde görünürler, yaprak büyüklüğü 
							belirttiğimiz gibi ışık almasına göre değişir. 
							Genellikle Şubat-Haziran arasında çiçeklenme olmakla 
							birlikte,  diğer aylarda da tek tük çiçek 
							görülebilir. Kalla doğasında,  bataklık 
							arazilerde deniz seviyesinden 2250 m yüksekliğe 
							kadar geniş koloniler oluşturmaktadır. Doğadaki bu 
							yayılım göz önüne alındığında, bitkinin tuzlu deniz 
							suyuna ve dona dayanıklı olduğu anlaşılır. Kalla 
							yaprakları, mikroskobik olarak çok enteresandır. 
							Yapraklar üzerinde bulunan su bezlerinden “damlama” 
							denilen bir işlem ile fazla su dışarı atılmaktadır. 
							Bu yolla, bitki bozulmadan bataklıklarda 
							yaşamaktadır. 
							
							
							Zantedeschia aethiopica 
							tohum veya rizomların ayrılmasıyla üretilebilir. 
							Tohumlar ilkbaharda dikilmelidir. Kök ayrılması 
							bitkiler uyku durumdayken yapılmalıdır ve çıkan 
							rizomlar toprağa en az 3 cm derinliğinde 
							dikilmelidir. Ayrılma işlemi bitki yeşilken de 
							yapılabilir. 
							
							 PEYZAJDA 
							KULLANIMI: 
							Kalla 
							dere ve havuz kenarlarında seçilecek bir bitkidir. 
							Devamlı sulama olanağı yoksa bitki gölgeye 
							dikilmelidir. Grup halinde daha güzel ve dikkat 
							çekicidirler.  Sarı Süsen (İris pseudacorus), 
							Altın Süsen (İris xantospuria), Siyah Süsen (İris 
							louisiana black gamecock) gibi su seven 
							bitkilerle birlikte de kullanılabilirler. Koyu gölge 
							ortamda yaprak bitkisi olarak kullanılabilir. Ancak 
							bu ortamda fazla çiçeklenme beklenmemelidir. Ayrıca 
							bahçelerde saksı içinde de kullanılabilecek bir 
							bitkidir. 
							
							Bugün Zantedeschianın birçok hibridi 
							elde edilmiştir, bunlar da saksı ve bahçe 
							düzenlemelerinde kullanılmaktadır. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  KASIM 2012 |  
						
							| 
							 |  
						
							| 
							
							
							Philedendron, 
							areceae ailesinin bir cinsidir, 900 dolayında türü 
							kapsamaktadır. Areceae ailesi cinsleri arasında, 
							Philedendron’lar değişik büyüme özellikleri ile 
							dikkati çekerler.  Büyüme özellikleri, epifitik 
							(başka bitkilerin üzerinde tutunarak) , hemiepifitik 
							(kısmen başka bir bitki üzerinde tutunarak) ve bazen 
							de doğrudan toprak üzerinde olmaktadır. 
							Philedendronlar doğal olarak tropik ABD, Batı Hind 
							Adaları ve Güney Amerika’da bulunurlar. Gösterişli 
							ve çok loplu yaprakları ile dikkati çekerler. 
							Birçoğu sarmaşık özelliğe sahiptir, iyi ışıklı iç 
							mekânda kolaylıkla yetiştirilebilirler. 
							
							 Philedendron 
							selloum 
							
							uzun yıllar tropikal peyzaj ve iç mekân 
							düzenlemelerinde kullanılmıştır. Aslında 
							Philedendron selloum,  Philodendron 
							bipinnatifidum un eski adıdır. Kolay 
							büyümesi, tropik görünümü nedeniyle uzun yıllar 
							peyzajda ve iç mekânda kullanılmış ancak büyüklüğü 
							nedeniyle daha küçük yapılı bir bitki bulunması 
							gündeme gelmiştir. Bu problem Philedendron 
							xanadu’nun pazara çıkmasıyla 
							çözülmüştür.  Ksanadu, Philedendron 
							selloum’un iyi özelliklerine ilaveten 
							kendine has özellikleri ile pazarda ilgi bulmuştur.
							Philedendron xanadu’nun 
							spatha’sı (iri brakte), diğerinin yeşil- beyaz 
							spatha’sından mor-kırmızı rengiyle (resim de 
							görüldüğü gibi) ayrılır. 
							
							Ksanadu, 
							
							 philedendron bitkilerinin, meconostigma grubuna 
							aittir. Bu bitkiler “ağaç philedendronlar’’  olarak 
							bilinirler. Sarmaşık philedendronların aksine, 
							bunların gövdeleri kalındır ve ağaç gibi görünürler.
							 
							
							 Philedendron 
							xanadu 
							
							1983 yılında Batı Avustralya’ da tohumdan 
							yetiştirilen fideler arasında tesadüfen bulunmuştur. 
							Önce “Philedendron winterbourn’’ olarak 
							isimlendirilmiş daha sonra Avustralya Bitki 
							Otoritesi tarafından Xanadu adı verilerek, 
							1988 yılında pazarlanmaya başlanmıştır. 1989 yılında 
							ABD’den patent alınmıştır. Patent süresi dolan 
							bitki, şimdi üreticiler tarafından kolaylıkla 
							çoğaltılıp satışa sürülmektedir. Doku kültürü ile de 
							geniş çaplı üretimi yapılmaktadır. Her yıl 2 milyon 
							üzeride bitkinin pazara sürüldüğü saptanmıştır. Bu 
							gün Ksanadu’nun hibrit olmayıp ayrı bir tür 
							olduğu kabul edilmektedir. Brezilya’da ormanlarda 
							Philedendron xanadu’lara rastlanması da 
							bu görüşü desteklemektedir. 
							
							Ksanadu 
							her dem yeşil küçük dolgun, çok fazla büyümeyen, 
							yaprakları derin bölmeli parlak yeşil bir bitkidir. 
							Nadiren 90x90 cm boyutlarını geçer. Dekoratif küçük 
							loplu yaprakları, kompakt büyümesi,  zararlılara 
							dayanıklılığı ve ailenin diğer türleri gibi fazla 
							hava kökü oluşturmaması özelliklerine sahiptir. 
							Philedendron xanadu güneş altında veya 
							yarı gölgede yetiştirilebilir. Yaprakların yeşil 
							kalması için her yıl kontrollü salınımlı gübrelerle 
							toprağa takviye yapılmalıdır.  
							
							
							PEYZAJDA KULLANIMI: Ksanadu 
							
							
							tropik, subtropik ve sıcak ılıman iklim bölgelerinde 
							özellikle deniz kenarlarında, dış mekân bitkisi 
							olarak kullanılır. Soğuk iklim bölgelerinde ise bol 
							ışıklı iç mekânlarda saksıda kullanılmaktadır. Don 
							tehlikesi olan bölgelerde yazın saksı ile havuz 
							kenarlarında veya açık alanlarda saksı içinde 
							kullanılıp, kışın iç mekâna konulması uygundur.
							 |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  EKİM 2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							
							Strelitzia
							regina “gold” bilinen 
							cennet kuşu çiçeğinin, sarı renkli olanına verilen
							isimdir.  
							
							Zaman zaman, Fransa, İtalya, Kaliforniya, 
							Avustralya, Japonya ve Güney Afrika’da tek tük sarı 
							starliçeler görülmüşse de, bunlar genelde portakal 
							rengi starliçelerle döllendiği için seri üretimi 
							yapılamamıştır. 1970 yılında John Winter tarafından 
							Kirstenbosch Botanik Bahçesinde, yapay dölleme ile
							Altın Starliçe yetiştirilmeye başlanmıştır. 
							Bu proje kapsamında, elde bulunan 7 adet altın 
							starliçeden, 1994 yılına kadar üretim yapılarak iyi 
							bir stok hazırlanmıştır. Tohumlar ilk defa 1994 
							yılında Strelitzia reginae ’’Kirstenbocsh 
							Gold’’ adı altında,  satışa sunulmuştur. 1996 
							yılında bitkinin adı Nelson Medella’ya atfen, 
							Strelitzia reginae “Mandela’s Gold” a 
							çevrilmiştir. Türkiye’de ilk Altın Starliçe 
							üretimi Palmiye Merkezinde gerçekleştirilmiş ve 1999 
							yılında çiçek açmışlardır.  
							
							Altın Cennet Kuşu Çiçeği 
							
							her dem yeşil, gövdesi olmayan, kardeşlenme 
							gösteren, çok yıllık bir bitkidir. Grimsi-yeşil, muz 
							benzeri yaprakları, 150 cm. ye kadar uzar. 
							Çiçeklenme sonbahar sonundan, ilkbahara kadar devam 
							eder. Gösterişli, büyük, kuşa benzeyen çiçekleri, 
							uzun saplar üzerinde,  yapraklardan daha yukarıya 
							çıkarak güzel bir görünüm oluştururlar. Bitki her 
							çiçekten sonra ikiye ayrılarak çoğalır. Kardeşlenme 
							gösteren bitkiler, uzun yıllar içinde büyük bir 
							topluluk oluşturur.  
							
							Starliçe çiçek kılıfının kalınlaşması ile oluşan, 
							gaga şeklindeki sert kısım, spate olarak 
							adlandırılır. Spate çiçek sapından 90° lik
							
							
							açı ile ayrılarak bir kuş gagası şeklinde görünür. 
							Spateler 4 ile 6 çiçek içerirler. Genelde bu 
							çiçekler bir biri ardına açarlar.  Her çiçek sarı 
							renkte 3 sepal ve mavi renkli üç petalden oluşur.  
							Sarı sepaller, ibikli bir kuş kafasına benzerler. 
							Mavi petallerden ikisi stamen (erkek organ) ve 
							sitilus (dişi boyuncuk) u içine alarak, ok ucu 
							benzeri bir görünüm oluştururlar. Üçüncü mavi petal 
							ise diğerlerinden kısadır ve bunların üstünde 
							görünür (lütfen çiçek yapısı fotoğrafına bakınız!). 
							
							
							Strelitzia
							reginae “gold” 
							büyütülmesi kolay bir bitkidir. Güneş de ya da yarı 
							gölgede iyi drenajlı bir toprakta kolaylıkla 
							gelişir. İdeal Ph isteği 7,5 dur. Büyüme mevsiminde 
							bol gübrelenmesi ve zaman zaman bol sulama yapılması 
							uygun olur. Dikim sırasında toprağa kompost veya 
							hayvan gübresi karıştırılmalıdır. Nisan-Ekim ayı 
							arasında bitkilere 9–3–15 oranında sıvı gübreden 
							ayda bir defa verilerek çiçeklenme artırılır. 
							 Gölgede yetiştirildiği takdirde çiçek açmazlar. 
							Altın Starliçe toprağa uyum sağladıktan sonra az 
							sulama ile idare edebilir. Rüzgâr ve sahil 
							şartlarına dayanıklıdır. Diğer starliçeler gibi, 
							dona dayanıklı değildir, kısa süreli -4°C soğuğa 
							dayanabilir. Akdeniz bölgesinde don görülebilen 
							yörelerde yetiştirilecekse, bahçenin kuzeyi 
							korunaklı bir bölgesine dikilmelidir.  
							
							 PEYZAJDA 
							KULLANIMI 
							Strelitzia
							reginae “gold” 
							dekoratif, ilgi çekici ve gösterişli bir 
							bitkidir. Bahçe ve yüzme havuzu etrafında tropikal 
							etki yaratmak için kullanılır. Çim sahalarda gruplar 
							halinde kullanılabildiği gibi turuncu starliçelerle 
							birlikte, ayrı gruplar halinde kullanılabilir. 
							Bordür bitkisi veya Dev Starliçeler (Strelitzia 
							nicolai) önünde ara bordür bitkisi olarak 
							kullanılabilir. Peyzajda büyük saksılarda da 
							kullanılabilirler. Saksıda çiçek açması için, iki üç 
							haftada bir sulandırılmış sıvı gübre 
							kullanılmalıdır. Soğuk iklimlerde kış bahçelerinin 
							vazgeçilmez bitkilerindendir. 
							
							Altın Starliçenin 
							üretimi, tohum veya kardeşlerin ayrılması ile 
							yapılır. Kardeşler ayrıldığı takdirde, yeni 
							bitkilerin çiçek açması 2 yıl sürebilir. Tohumdan 
							ideal şartlarda yetiştirilen bitkiler, üç yılda 
							çiçek açabilir ancak bu şartlar sağlanamadığı 
							takdirde, çiçeklenme 5–6 yılı bulur. Siyah 
							tohumların üst kısmı parlak portakal rengi tüylerle 
							kaplıdır. Üretim için tohum dikilmeden önce bunlar 
							temizlenmelidir. Fideler iki üç yaprak olduğu vakit 
							saksıya dikilirler, bitki büyüdükçe bitkinin 
							büyüklüğüne göre saksı değiştirilmelidir. 
							 
							
							
							Strelitzia
							regina “gold” kesme 
							çiçekçilikte ve süslemede kullanılan en güzel ve en 
							pahalı çiçeklerden biridir. Ayrıca St.regina’ların 
							erkeklere takdim edilen tek çiçek olduğu 
							unutulmalıdır. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  EYLÜL 2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							 Strelitzia 
							ailesi Güney Afrika’da doğal olarak bulunan beş 
							türden oluşmaktadır. Bu türler St.regina,
							St.juncea, St.alba, St.caudata 
							ve St.nicolai’dır. 
							
							Dev Starliçe 
							genellikle sahile yakın, herdem yeşil ormanlarda 
							bulunmaktadır. Doğal yayılımı Güney Afrika’da Doğu 
							Cape, KwaZulu-Natal’dan Mozambik ve Zimbabwe’ye 
							kadar uzanır.  
							
							Strelitzia 
							
							adı İngiltere Kraliçesi Charlotte‘a (Kraliçe 
							Mecklenburg-Strelitz ailesinden gelmiştir) atfen 
							verilmiştir. Nicolai adı ise, Rus Çarı 1. 
							Nicholas’ın oğlu 
							
							Grand 
							
							Duke
							
							
							Nikolay Nikolayevich’den 
							gelmektedir. 
							
							
							Strelitzia nicolai 
							10m yüksekliğe ulaşır, 4m çap yapabilir, verdiği 
							kardeşler ile çok gövdeli, herdem yeşil bir ağaçtır. 
							Hakiki muzlar ve yabani muz (Ensete ventricosum) 
							ile bir akrabalılığı olmamasına karşın, yaprak ve 
							büyüme özelliği bakımından, bunlara benzerlik 
							göstermektedir. Bu nedenle, Natal Yabani Muz’u 
							olarak da adlandırılır. Gövde odunsu yapıda, 
							pürüzsüzdür, rengi açık veya koyu yeşil olabilir. 
							Eski yapraklara ait yara izleri dikkati çeker. 2 
							metre boya ulaşan yapraklar, uzun, kalın saplar 
							üzerindedir bunlar rüzgârda yırtılırlarsa, dev bir 
							kuş teleği şeklinde görünürler.  
							
							 Strelitzia 
							nicolai’ 
							nin çiçeği kuş kafasına benzemektedir, 50 cm ye 
							kadar uzayabilir. Çiçeklerin sepalleri beyazdır, 
							mavi petaller, beş adet pembemsi-mavi renkli, 
							kalyon şeklinde kılıfla örtülüdür. Çiçek, beyaz 
							ibikli ve pembe gagalı kuşa benzemektedir. Ağaç yıl 
							boyu çiçek açabilir, en fazla çiçek ilkbahar ve 
							yazın görünür. Çiçek sapında birden fazla çiçek 
							bulunmaktadır. Parlak, siyah renkli tohumların, üst 
							kısmı, portakal rengi tüylerle kaplıdır. Genelde 
							sonbaharda, bazende ilkbaharda olgunlaşırlar. Dev 
							Cennet Kuşu Çiçeğinin yaprak sapları kurutularak 
							ip yapılır ve Afrika’da kulübe yapımında kullanılır. 
							Çiçek nektarı, arı kuşları için çekicidir. 
							Maymunlar, çiçeklerin yumuşak kısımlarını ve tohumun 
							üzerindeki turuncu tüylü kısmı yerler. 
							
							 Üretimi 
							tohumladır, ayrıca kökten verdiği kardeşlerin 
							ayrılması ile çoğaltılabilir.  Tohum dikilmeden önce 
							üzerindeki turuncu tüyler çıkarılmalıdır. Tohumlar 
							dikilirken 5–10 mm kompostla örtülmelidir. Fideler 
							ilk aylarda gölge bir ortamda tutulmalıdır. Bitki 
							dış ortama dikildikten sonra hızlı büyür. Yarı gölge 
							veya güneş altında büyüyebilir. Aşırı su gereksinimi 
							yoktur. 
							
							
							Strelitzia nicolai
							
							
							kuraklığa dayanıklıdır. Dona fazla dayanıklı 
							değildir, kısa süreli -4°C 
							sıcaklığa dayanabilir. Bu yüzden ılıman bölgelerde, 
							kuzey rüzgârından etkilenmeyecek bir yere 
							dikilmelidir. Tuzlu deniz rüzgârlarına karşı 
							dayanıklıdır. Ilıman bölgelerindeki sahil 
							bahçelerinde gösterişli bir rüzgâr perdesi olarak 
							kullanılabilir.  
							
							 PEYZAJDA 
							KULLANIMI: 
							
							Dev Cennet Kuşu Çiçeği, 
							gösterişli yapısı, her dem yeşil yaprak ve gövdesi 
							ile tropik etki yaratmak için uygun bir bitkidir. 
							Özellikle yüksek, beton binalar veya havuzların sert 
							peyzaj görünümünü yumuşatmakta etkilidir. Parlak 
							geniş yaprakları ile çim sahaların ortasında veya 
							kenarında da güzel bir görünüm yaratır. Kök yapısı 
							yayılıcı olduğundan, yürüyüş yolları veya diğer 
							yapılara yakın dikilmemelidir. Küçük bahçelerde ve 
							don tehlikesi olan yerlerde, göz alıcı bir saksı 
							bitkisi olarak kullanılabilir. Ayrıca kış bahçeleri 
							için seçilecek 
							alımlı bir bitkidir. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  AĞUSTOS 2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							
							Clivia’lar 
							Güney Afrikanın endemik bitkileridir. Doğada yarı 
							gölgede, iyi drenajlı, humustan zengin topraklarda, 
							koloniler halinde bulunurlar. Clivia 
							adı, bu bitkiyi ilk defa İngiltere’de yetiştiren ve 
							çiçek açtırtan Lady Charlotte Clive’ye atfen 
							verilmiştir. Miniate adı İngilizce minius 
							(kurşun tetra oksit rengi) ne benzeyen çiçek 
							renginden gelmektedir.  
							
							 İlk 
							bitkiler 1800’lerde Kwazulu-Natal’dan İngiltere’ye 
							getirilmiştir. Özellikle İngiltere’de Viktoria 
							devrinde bu bitki çok popüler olmuş, Avrupa’ya 
							yayılmıştır. 
							
							Bugün üretilen Klivya’lar, dört klivya 
							türü (C.Nobilis, C.Gardenii, C.Caulescens, C.Miniata) 
							arasındaki hibridlerden geliştirilmiştir. Bu 
							yöntemle çok gösterişli, iri çiçekli, kırmızı, sarı, 
							krem, kayısı renginde çiçekleri olan, geniş 
							yapraklı, yaprakları yelpaze şeklinde gözüken, 
							alacalı yapraklı, cüce ve birçok diğer hibridler 
							elde edilmiştir.  
							
							
							Clivia miniata 
							kardeşlenme gösteren çok yıllık, koyu yeşil renkli, 
							uzun yaprakları olan bir bitkidir. Toprak altındaki 
							etli gövdeden çıkan yapraklar, 45 cm uzunluk ve 8 cm 
							genişliğe erişebilirler. Parlak, koyu portakal 
							renkli (nadiren sarı), boru şeklindeki çiçekleri 
							genelde ilkbaharda, Nisan ve Mayıs aylarında 
							açarlar, bazen de yılın diğer aylarında tek tük 
							çiçeklenmeler görülür. Koyu yeşil parlak yaprakları, 
							portakal renkli çiçekleri ile çok güzel bir zıtlık 
							yaratır. 
							
							 Klivya 
							tohumdan veya yandan verdiği kardeşlerin ayrılması 
							ile çoğaltılır. Bitkiler muhakkak gölge ortama ve 
							humuslu toprağa dikilmelidir çünkü, güneş ışınlarına 
							hassastırlar ve direk güneş altında kolaylıkla 
							yanarlar. Humuslu toprak aynı zamanda kurak mevsimde 
							su tuttuğu içinde önemlidir. Bitkiler yaz aylarında 
							aktif olduklarından iyi sulanmalı, kışın sulama 
							azaltılmalıdır. Dona hassastır,  özellikle ıslak 
							ortamda soğuk rüzgârlara maruz kaldığında donabilir. 
							Yaprakları donduktan sonra tekrar sürme şansı varsa 
							da, bu süre uzundur. Bu nedenle bitki dikimi için 
							korunaklı bir yer seçilmelidir. 
							
							Gövde ve kökü çok zehirli olarak rapor edilmesine 
							rağmen birçok hastalıkta ilaç olarak 
							kullanılmaktadır. Peyzajda Kullanımı:
							Clivia Miniata Akdeniz Bölgemizde 
							korunaklı ve gölge alanlarda kullanılacak bir 
							bitkidir. Soliter dikildiği takdirde yıllar içinde 
							grup yapabilir, daha hızlı vurgu sağlanmak 
							istendiğinde grup halinde dikilmelidir. Saksı 
							bitkisi olarak da, gösterişli yaprakları ve çarpıcı 
							renkli çiçekleri ile tercih edilecek bir bitkidir. 
							Daha önce de yazıldığı gibi güneşe maruz 
							bırakılmamalıdır. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  TEMMUZ 2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							
							Cotyledon orbiculata, 
							crassulaceae 
							ailesine aittir. Kotiledon cinsi genellikle 
							kardeşlenme gösteren,  çok yıllık sukkulent (etli 
							yapraklı), her dem yeşil küçük çalılardan oluşan on 
							türü kapsar. Güney Afrika, Doğu Afrika ve Arap Yarım 
							Adasında bulunan bu türler, çölde veya gölge 
							alanlarda bulunmaktadır.  Etli yaprakları, saplar 
							üzerinde karşılıklı çiftler halinde çıkar. 
							Silindirik veya çan şeklinde olan çiçekleri genelde 
							kırmızı, sarı veya turuncu renkte olup sap uçlarında 
							salkım halinde görünürler. Genelde çiçekleme yaz 
							sonu veya son bahar başında oluşmaktadır. Cotyledon 
							adı Yunanca fincan şekli kelimesinden gelmektedir. 
							
							 COTYLEDON 
							ORBİCULATA 
							- DOMUZ KULAĞI  
							
							
							Cotyledon orbiculata, 
							
							sukkulent (etli yapraklı) bir bitkidir. Yeşil 
							veya gri renkli yapraklarının kenarları kırmızı 
							renklidir. Domuz Kulağı doğal olarak Angola, 
							Namibya, Güney Afrika da bulunmaktadır. Bitki 100 cm 
							boy ve 50 cm ene ulaşabilir Orbiculata adı Latince 
							yuvarlak kelimesinden gelmektedir.  
							
							 Cotyledon 
							orbiculata
							
							
							çiçeklenmesi yaz sonu veya son baharda olmaktadır. 
							70 cm’e kadar 
							
							uzayan sap üzerinde bulunan çiçekleri, 1,5–2 cm 
							uzunluğunda çan şeklinde çiçekçiklerden 
							oluşmaktadır. Çiçekler genelde portakal kırmızısı 
							renktedir, bazen sarı açan varyetelerde bulunur. 
							Çiçekler hafif donda bozulmakla birlikte, bitki 
							hafif dona dayanmaktadır. 
							
							Domuz Kulağı’nın
							renkli çiçekleri arı ve kuşlar için çekicidir. 
							Diğer bazı sukkulent bitkilerde olduğu gibi, aşırı 
							güneşten olan su kaybını azaltmak için yaprak 
							üzerinde pudra gibi bir tabaka vardır. Bu da bitkiye 
							grimsi güzel bir renk kazandırır.  
							
							Güney Afrika’da iyi bilinen tıbbi bir bitkidir. Etli 
							yaprakları siğil ve nasırların yumuşatılıp 
							çıkarılması için kullanılmaktadır. Yapraklar 
							ısıtıldıktan sonra abse, iltihap olan bölgelere lapa 
							şeklinde uygulanarak iltihabın olgunlaşması 
							sağlanır. Tek bir yaprak yenilenerek, bağırsak 
							parazitlerinin düşürülmesinde kullanılır. Yaprak 
							ısıtılıp sıvı hale getirildikten sonra diş ve kulak 
							ağrısı için kullanılmaktadır.  
							
							
							PEYZAJDA KULLANIMI: 
							
							Cotyledon orbiculata
							
							
							kaya bahçelerinde kullanılabildiği gibi verandalarda 
							da saksı çiçeği olarak dikkati çeker. Çiçek 
							yataklarında karışık olarak kullanıldığında diğer 
							bitkiler arasında dikkat çekici özelliği vardır. 
							Saksıya dikildiği takdirde iyi bir drenajın olmasına 
							dikkat edilmelidir. Genellikle güneş altında 
							kullanılmaktadır. Ancak ağaç altında yarı gölgeye de 
							dayanıklıdır. Az su isteyen, kuru bahçeler için 
							ideal bir bitkidir.  
							
							Domuz Kulağının
							tohumdan üretimi yapılabilir. Ancak uç çeliği 
							ile üretim çok daha hızlı olmaktadır. Fazla 
							zararlısı yoktur. Salyangozların tercih ettiği bir 
							bitki olduğu unutulmamalıdır.  |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  HAZİRAN 2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							Maclura 
							cinsi Moracae (dutgiller) ailesine aittir, onbeş 
							türü kapsar. Bu cinse ait türler genelde dikenlidir, 
							her dem yeşil veya yaprak döken, çalı, sarmaşık veya 
							iki cinsli ağaçlardan (bireyler erkek veya dişi) 
							oluşur.  Alt dalcıklar sıklıkla dikene dönüşmüştür. 
							Bu cins doğal olarak Doğu Asya’dan Avustralya’ya ve 
							Orta Güney ABD den Güney Amerika’ ya kadar olan 
							coğrafya bölgesine dağılmıştır. 
							
							MACLURA 
							POMİFERA (Maclura 
							aurantiaca) YALANCI PORTAKAL AĞACI 
							
							 Maclura 
							pomifera 
							doğal olarak Güney ABD’ de bulunur. Kerestesi ve 
							gövdesinin ticari bir değeri olmamasına karşın, 
							Kuzey Amerika’da özellikle düzlüklerde en fazla 
							dikilmiş olan ağaçlardandır. Düzlüklerde bu kadar 
							fazla kullanılmasının nedeni, çok iyi bir çit 
							bitkisi olmasındandır. Dikenli ve yoğun dallı 
							olması, böceklere ve çürümeye dayanıklı olması 
							nedenleri ile çit bitkisi olarak tercih edilir. 
							
							Maclura 
							pomifera 
							adı, İskoçya doğumlu Amerikalı Jeolojist Willam 
							Maclura ve Pomifera “Latince elma 
							taşıyan” kelimelerinden oluşmuştur. İngilizcede 
							Maclura pomifera ağacına Osage Orange 
							denilmektedir. “Osage Kabilesi ABD’nin Ohio 
							vadisinde bugünkü Kentucky’ de yaşamış 
							Kızılderililerdir. Yıllarca süren savaşlardan sonra 
							bu kabile Iroquois kabilesi tarafından vatanlarından 
							sürülerek bugünkü Arkansas, Missouri, Kansas ve 
							Oklohama’ya göç etmişlerdir.” Osage Kabilesi bu 
							ağacın dallarını yay yapmakta kullanmışlardır.
							 
							
							 Yalancı 
							Portakal Ağacı, 
							düzgün yuvarlak çatılı, 
							yaprak döken, gençken çok dikenli, ilerleyen 
							yaşlarda dikenleri azalan bir ağaçtır. Yaprakları, 
							oval, sivri uçlu, koyu yeşil renklidir. 10 cm kadar 
							uzayan yapraklar sonbaharda sarı renk alırlar ve 
							dökülürler. Küçük, fincan şeklindeki sarı-yeşil 
							çiçekleri 
							
							(dişiler kısa sap üzerinde tek sıra çiçekler, 
							erkekler ise yoğun, silindirik kümeler halinde 
							görülürler) ilkbahar sonu yaz başında açarlar. 
							Döllenen dişi çiçekler, yaz sonu, sonbaharda, 10–12 
							cm çapında, üzerleri buruşuk sarı-yeşil renkte 
							meyveye dönüşürler. 
							
							Maclura 
							pomifera 
							dona çok dayanıklı bir bitkidir. Ankara’da 
							rahatlıkla yetişmektedir, Akdeniz sıcağına da 
							dayanıklıdır. 15 m yükseklik ve 12 m genişliğe 
							ulaşabilirler. Ağaçlar erkek ve dişi olur, yalnız 
							dişiler meyve oluştururlar. Ağaçların cinsel olarak 
							olgun hale gelmesi 10 yılı bulur, bu süreden önce 
							erkek veya dişi olduklarını söylemek çok zordur.
							 
							
							 Yalancı 
							Portakal Ağacı meyvesi, Çalı Elma’sı 
							olarak da bilinir, sincaplar hariç hayvanlar 
							tarafından yenilmez. Meyve özellikle karafatma ve 
							çekirgeler için doğal böcek kovucudur. Ayrıca boya 
							yapımında kullanılır. 
							
							Peyzajda kullanımı: 
							Uygun şartlarda Maclura pomifera 
							ağaçları, hızlı büyürler ve 10 yıl içinde güzel bir 
							gölge ağacı haline gelirler. Çit yapılmak amacıyla
							Yalancı Portakal Ağaçları en fazla 150 cm ara 
							ile dikilmelidir. Büyüdükleri zaman çok sık 
							oldukları takdirde, aradan bazıları çıkartılarak 
							seyreltme yapılır. 
							
							Maclura 
							pomifera 
							eski maden yataklarının ağaçlandırılması için de 
							kullanılmaktadır. Dikiminin kolaylığı, alkali 
							toprağa ve kuraklılığa dayanıklılığı, çabuk 
							büyümesi,  uzun ömürlü olması, dona, rüzgâra, 
							böceklere ve hastalıklara dayanıklılığı Yalancı 
							Portakal Ağacı’nı değerli bir peyzaj bitkisi 
							yapar. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  MAYIS 2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							
							PORTULACARIA AFRA-PORTULAKARYA 
							(FİL YEMEĞİ) 
							
							
							Portulacaria afra, 
							Portulacaceae ailesine ait bir bitkidir. Bu aile 
							herkes tarafından bilinen Portulaca türünü 
							(semizotları) de kapsamaktadır. Portulakaryia 
							muhtemelen cinsinin tek üyesidir, ancak çeşitli 
							varyeteleri mevcuttur. Portulacaria adı, 
							portulaca (cins adı) ve afra (Afrika, bitkinin 
							bulunduğu kıta) kelimelerinden türemiştir. 
							 
							
							
							Portulacaria afra 
							
							sukkulent (etli yapraklı) bir çalıdır. Doğal olarak 
							Namibya, Güney Afrika, Swaziland ve Mozambik’in 
							kurak, dağlık bölgelerinin eteklerinde 
							bulunmaktadır. 
							
							Portulakarya, 
							dünyanın sıcak ve ılıman bölgelerinde bahçe 
							peyzajında kullanılan, ayrıca bonsai yapılarak 
							saksıda yetiştirilen popüler sukkulent bir bitkidir. 
							
							 Portulacaria 
							afra 
							
							her dem yeşil, çekici, sukkulent büyük çalı ve küçük 
							ağaç formunda bir bitkidir. Doğada 500 cm yüksekliğe 
							ulaşan büyük örneklerine olmasına karşın, kültürde 
							200 cm boyu geçmemektedir. Küçük etli yaprakları 
							yuvarlak, gövdesi hafif kırmızı renktedir. Küçük, 
							pembe, yıldız şeklindeki çiçekleri, kış sonundan 
							ilkbahara kadar açar. Ancak saksıdaki bitkiler 
							genelde çiçek açmamaktadır. 
							
							Portulakarya 
							
							kolaylıkla çelikle üretilebilir, her zaman tohum 
							yapmamaktadır. 
							
							Güney Afrikada bulunan Addo Milli Parkında bulunan 
							filler, 
							
							Portulacaria afrayı, 
							üstünden başlayarak toprak seviyesine kadar 
							yemektedir. Bunun sonucu bitki yere paralel ve yakın 
							olarak, adeta yer örtücü gibi bir şekil alarak 
							yayılmaktadır. Bitkiye Fil Yemeği adı da bu nedenle 
							verilmektedir. 
							
							Portulakarya 
							
							yaprakları kekremsi bir tada sahip olmakla beraber 
							kaplumbağalar dâhil birçok hayvanın diyetine 
							girmektedir. 
							
							
							Portulacaria afra
							
							
							Güney Afrika yerlileri tarafından geleneksel tıpta, 
							annenin sütünün arttırılması için kullanılmaktadır. 
							Yapraklar, yorgunluk, susuzluk, güneş çarpması aşırı 
							su kaybedilmesi durumlarında çiğnenmektedir. Ezilmiş 
							yapraklar, nasır ve ayakta meydana gelen su 
							toplamalarında, deriye tatbik edilir. Ağız ve boğaz 
							iltihaplarında, yapraklar çiğnenerek,  yapraktan 
							elde edilen sıvı ise deri alerjilerinde ve böcek 
							sokmalarında kullanılmaktadır. 
							
							Peyzajda Kullanımı: 
							
							Portulakarya 
							sınırlandırma amacı ile veya iyi budanarak çit 
							bitkisi olarak kullanılabilir. Kaya bahçeleri ve 
							sukkulent bahçelerde de kullanımı uygun bir 
							bitkidir. Güneş altında veya yarı gölgede 
							dikilebilir, kuru bahçelere dayandığı gibi, drenaj 
							sağlanmak şartı ile çok sulanan bahçelerde de 
							kullanılabilmektedir.  Ancak bitkinin dona fazla 
							dayanıklı olmadığı hatırlanmalı, don tehlikesi olan 
							ortamlarda, saksıda tutularak, kışın uygun yere 
							alınması gerekmektedir. Bonsai yapmak için çok uygun 
							bir bitkidir, bu durumda saksılarda kullanılır. 
							
							Son yıllarda yapılan çalışmalarda, 
							
							Portulacaria afra 
							
							nın atmosferdeki karbonu bağlama kapasitesinin 
							birçok bitkiye göre daha fazla olduğu görülmüştür. 
							Bunun nedeni, birçok bitkinin yetersiz su aldıkları 
							ortamda, özümlemeyi durdurmasına karşın bu 
							bitkilerin olumsuz şartlarda bile özümlemeye devam 
							etmesidir.Kültürde, Portulakarya’nın değişik 
							varyeteleri elde edilmiştir. “Prostrata”: 
							kısa, yayılıcı; “Aurea”: kompakt ve güneş 
							altında küçük sarı renkli yapraklı; “Foliis 
							variegatus”: Küçük, alacalı yapraklı, saksı 
							kültürüne uygun; “Medio-picta”: ortası sarı 
							renkte alacalı yapraklı; “Limpopo”: 20-30mm 
							uzunlukta, oval ve geniş yapraklı varyetedir. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  NİSAN 2012 |  
							|  |  
						
							| 
							 Syagrus
							
							
							cinsi Güney Amerika kıtasında bulunan, kuzeyde 
							Venezüella ve Kolombiya’dan güneyde Arjantin ve 
							Brezilya’ya kadar uzanan, 32 türü kapsayan, tüysü 
							yapraklı palmiyelerdir. Tek gövdeli olabildikleri 
							gibi çok gövdeli türleri veya küçük gövdesiz türleri 
							vardır. Syagrus adı eski Latincede palmiye 
							ağacı için kullanılmıştır. 
							
							SYAGRUS ROMANZOFFIANUM 
							
							 Kraliçe 
							Palmiyesi 
							
							(Cocos plumosa-Arecastrum 
							romanzoffianum) 
							Palmiyeler, bitkiler 
							dünyasının Kraliçeleri olarak tanımlanmıştır. Bu 
							kraliçelerin kraliçesi de Syagrus 
							romanzoffianum adıyla tanınan palmiyedir. 
							Kraliçe Palmiyesi Brezilya, Paraguay, Uruguay, 
							Bolivya ve Kuzey Arjantin’in ormanlık bölgelerinde 
							bulunur. Düzgün, gri gövdesi 20–40 cm genişlikte, 
							boyu 15 metre bazen de 20 metre olabilen bir 
							palmiyedir. Yaprakları tüysü (plumöz), çiçekleri 
							krem rengidir. Salkım meyveleri, 20–25 mm uzunlukta, 
							önce yeşil, olgunlaşınca portakal rengidir. Çok 
							sayıda tohum oluşturur. Hermafrodittir, tohum 
							oluşturması için birden fazla ağaca gereksinim 
							yoktur. Romanzoffianum adı, bitki araştırması için 
							yapılan turu finanse eden, Rus prensi Nicholas 
							Romanzoff’a atfen verilmiştir. 
							
							Syagrus romanzoffianum 
							güneşe dayanıklıdır, gölgede de yetişir. Bol 
							gübrelemeyle yapraklar yeşil ve geniş, gövde de daha 
							kalın olarak gelişir. Yüksek tavanlı, bol ışıklı 
							binalarda gelişmeleri iyidir. Genelde hafif asit 
							ortamı tercih ederler, ancak diğer ortamlara da 
							alışırlar. Alkali ortamda, manganez eksikliğine 
							bağlı olarak, palmiye üzerindeki yaprakların, 
							gevşek, yanık görünümde, aşağı kıvrılıp sarkması 
							görülebilir.  
							
							 Kraliçe 
							Palmiyesi 
							
							estetik görünümü nedeni ile Güney Florida’da 
							peyzajda kullanılan en gözde palmiyedir. Son 20 
							yıldır,  ithal olarak yurdumuza girmiştir. 
							Ülkemizde, tohumdan ilk ciddi üretim Palmiye 
							Merkezinde gerçekleştirilmiştir. Merkezde, 2009 
							yılında, 15 yaşına giren, 6–7 metre yüksekliğindeki
							Syagrus romanzoffianum’lardan, tohum 
							üretimi yapılmaktadır. Kraliçe Palmiyeleri, 
							tropik kökenli olmalarına karşın, soğuğa karşı 
							sanıldıklarından daha dayanıklılardır. Palmiye 
							Merkezinde, dış mekânda, -6°C soğuğa maruz kalan bu 
							palmiyelerde, yaprak uçlarının hafif sararması 
							dışında bir hasar tespit edilmemiştir. 
							
							Peyzajda:
							Syagrus romanzoffianum soliter olarak 
							kullanılabildiği gibi, özellikle çarpıcı ve tropik 
							bir etki yaratılmak istendiğinde, gruplar halinde 
							veya tek olarak, büyük binaların etrafına, parklara, 
							bahçelere, bulvarlara, yüzme havuzu ve patikaların 
							etrafına dikilebilirler. 
							Büyük Kraliçe 
							Palmiyeleri gölge, korunak sağlamalarının 
							yanında, çarpıcı, egzotik bir görünüm verirler. 
							Mimari açıdan açık alanları daha belirgin hale 
							getirir, kuvvetli dikey ve gökdelen görünümü 
							oluştururlar. Bu özellikleriyle Syagrus 
							romanzoffianum, büyük bina komplekslerinde 
							geniş ölçüde kullanımı olan bir palmiyedir. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  MART  2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							
							Kalanchoe 
							
							130 tür (sukkulent) bitkiyi içeren bir cinstir.
							Bu cinsin türleri Suidi Arabistan, Yemen, Tropik 
							Afrika’dan Güney Afrika’ya, Madagaskar’a, Hindistan, 
							Güney Çin, Filipinler, Malezya ve Brezilya’ya kadar 
							bulunmaktadır. Kalanchoe Crassulaceae 
							(krasula) ailesine aittir. Krasula adı bu ailenin 
							tümünün ortak özellikleri olan etli yapraklarından 
							dolayı verilmiştir.  
							
							Crassulaceae (krasula) ailesinin birçok türü kısa 
							süreli hafif dona dayanmakla birlikte hiçbiri 
							şiddetli dona dayanamazlar. Genellikle küçük 
							yapraklı türler,  aşırı güneş ve sıcağa büyük 
							yapraklılardan daha çok dayanıklıdır. 
							
							
							Kalanchoe Thyrsiflora 
							İri Yapraklı 
							Kalanço: 
							
							Latincede thyrsiflora sap üzerinde çok sayıda çiçeği 
							olduğunu tarif etmektedir. Crassulaceae (krasula) 
							ailesi bitkilerinin aksine kalanço çiçekleri beş 
							yerine, dört sepal, dört karpel ve sekiz stamen 
							içerirler. 
							
							İri Yapraklı Kalanço; etli, geniş, yuvarlak, 
							grimsi ve etrafı kırmızı yapraklarıyla rozet 
							görünümünde bir bitkidir. Bitkinin yaprak ve gövdesi 
							beyaz, pudralanmış gibi görünür. Kalanchoe 
							Thyrsiflora dik olarak yükselerek 60 cm. 
							yüksekliğe ulaşır. Yapraklar sapsız olarak gövdeden 
							çıkar.  
							
							 İri 
							Yapraklı Kalanço 
							monokarpit bir bitkidir 
							1 m. uzunluğunda sap üzerinde çiçekler verdikten
							
							sonra bitki ölür. Çiçek 
							sapı bitkinin üst ucundan dik olarak çıkar ve mumsu 
							yeşil çiçeklerinin dışa dönen uç kısımları sarıdır. 
							Küçük boru şeklindeki çiçekler ortalama 15 mm. 
							uzunluğundadır. Çiçeklenme sonbahardan ilkbahara 
							kadar sürer. Çiçek sapının altında bulunan yapraklar 
							yuvarlaktır ve yukarı çıktıkça küçülürler. 
							Çiçeklenme uzun süre devam ettikten sonra bitkinin 
							ölümü ile sonlanır. Yeterli güneş ışığı aldığında, 
							büyük yeşil yaprakların kenarlarında kırmızı veya 
							pembe renginde bant oluşur. 
							
							
							Kalanchoe Thyrsiflora 
							çok yıllık sukkulent bir bitkidir, bu nedenle güneş 
							gören fazla sulanmayan bahçelerde bile fazla bakım 
							gerektirmez. Bitkinin olgunlaşması için üç-dört yıl 
							geçer. Bazen bitki ikinci yaşında çiçek açar ve 
							ertesi yıl tohumlar oluşturur. Doğasında çok yüksek 
							sıcaklığa maruz kalan İri Yapraklı Kalanço 
							zor şartlara adapte olmuştur. Sukkulent olmasının 
							yanında, bitki yapraklarını güneşe doğru dik olarak 
							tutar, bu sayede alınan güneş ışığı daha aza 
							indirilmiş olur. Ayrıca bu pozisyon bitkinin su 
							kaybını da aza indirmektedir. Yapraklar ve çiçek 
							sapındaki beyaz, pudra görünümlü örtü de güneş 
							ışığının yansıtılmasını, bitkinin serin tutulmasını 
							sağlar. Arılar, karıncalar ve bazı uçan böcekler 
							gündüz çiçeklere gelerek tozlaşmayı sağlarlar. İyi 
							beslenen bitkilerde oluşan çiçekler çok uzun süre 
							devam eder. Oluşan küçük tohumlar rüzgâr ile 
							dağılırlar.  
							
							
							Kalanchoe Thyrsiflora 
							tohumunu olduğu gibi vejitatif yolla da 
							üretilebilir. İyi sonuç için yaprak çelikleri 
							erişkin bitkilerden alınmalı ve çelik gövdeden küçük 
							bir parça içermelidir. Çelik için sıcak aylar tercih 
							edilir. Çelikler dere kumundan zengin ve hafif 
							gölgeli ortamda yapılmalıdır. Tohumla üretim için 
							çok ince olan tohumların üzeri fazla örtülmemeli ve 
							kumlu ortam kullanılmalıdır.  
							
							Peyzajda kullanımı;
							İri Yapraklı Kalanço kaya bahçelerinde
							ve dağlık bölgelerde yapılacak peyzajda 
							seçilecek bir bitkidir. Kalanchoe Thyrsiflora, 
							soğuk bölgelerde yazın toprak saksılarda, bahçe 
							peyzajında kullanılır. Kitle halinde dikildiğinde 
							özellikle gri, kenarları kırmızı, iri yapraklarıyla 
							çok güzel görüntü oluşturur. Bu bitkinin doğasında 
							dağlık bölgelerde bulunması ve yukarıda 
							belirttiğimiz şekilde güneşe dayanıklı olması 
							dolayısı ile, ılıman iklim bölgelerinde, kaya 
							bahçelerinde aranılan bir bitkidir. İri Yapraklı 
							Kalanço, iyi drenajlı olmak şartıyla ıslak 
							topraklarda dayanıklıdır. Bahçeye uyum sağladıktan 
							sonra diğer sukkulentler gibi kuraklığa 
							dayanıklıdır. En iyi güneşli ortamda yetişir, 
							gölgede yaprakları daha büyük ve yeşil olur.
							 |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  ŞUBAT  2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							Bulbine 
							cinsinin 50’den fazla türü vardır. Bunların büyük 
							bir kısmı Güney Afrika’da geleneksel tedavi edici 
							olarak kullanılır. 
							
							Bulbine frutescens Asphodelaceae ailesine aittir. Her 
							ne kadar bulbine ismi Latince bulbus kelimesinden (soğan) 
							gelmekte ise de bu bitkilerin şişkin (soğan şeklinde) 
							kökleri yoktur. 
							Yılan çiçeği’ 
							nin ana vatanı Güney Afrika’dır. Cape eyaletinin 
							kuzey, batı ve özellikle doğu bölgesinde bulanan 
							kurak vadilerde diğer sukkulentlerle birlikte 
							bulunur.  
							
							 Bulbine 
							frutescens hızlı büyüyen, dallanan çok yıllık 
							sukkulent (etli yapraklı) bir bitkidir. Yeşil ince 
							etli yaprakları gövdeden karşılıklı olarak çıkar ve 
							gövdeyi sıkıca sararlar. Bitki alttan kardeşlenme 
							gösterir ve kardeşlerin gri gövdeleri üzerinde 
							sıklıkla köklenme görülür. Bir sap üzerinde salkım 
							şeklinde yukarı uzanan küçük çiçekleri, yıldız 
							şeklinde olup 6 petalden oluşmuştur. Genelde 
							ilkbaharda bazen de diğer zamanlarda çiçek açar. 
							Petaller sarı veya portakal rengindedir. Sarı renkte 
							tüylü stamenlerle birlikte hoş bir görünüm 
							oluştururlar. Küçük yuvarlak bir kapsül içinde 
							bulunan siyah tohumları rüzgarla yayılır. 
							Yılan Çiçeği 
							kolay çoğalan sukkulent çok yıllık bir bitkidir. 
							Bitki kendi haline bırakıldığında formu 
							bozulacağından budama ile düzeltilmelidir. 
							Bulbine frutescens iyi drenajlı, kompostla 
							zenginleştirilmiş bir toprağa dikilmelidir. Daha çok 
							çiçek açması için ölmüş çiçek başları kesilmelidir. 
							Bu bitkiler tam güneşi tercih etmekle birlikte yarı 
							gölgede de yetişebilir. İç mekanda yetiştirildiğinde 
							bol ışıklı bir alana koyulması gerekir. Parlak 
							renkli çiçekleri, arılar için çekicidir. Yılan 
							çiçeği’nin üretimi ilkbaharda tohumdan, çelikten 
							veya kardeşlerin ayrılmasıyla yapılabilir. 
							
							 Peyzajda Kullanımı:
							Bulbine frutescens ılıman iklim 
							bölgelerinde, susuzluğa dayanıklı bir bitki olarak 
							yer örtücü veya kaya bahçelerinde kullanılır. Kolay 
							büyümesi, güzel çiçekleri, susuzluğa dayanıklılığı, 
							az bakıma gereksinim göstermesi ve tüm yıl boyunca 
							güzel bir görüntü elde edilmesi sebebiyle tercih 
							edilebilecek bir bitkidir. Mavi cüce Agapanthus ile 
							birlikte kullanıldıklarında, aynı zamanda çiçek 
							açtıklarından güzel bir görüntü elde edilir. 
							
							Bulbine frutescens tıbbi amaçlarla da üretilmektedir. 
							Ev bahçelerinde, tıbbi özelliği nedeniyle (aloe vera 
							gibi) bulundurulması uygun bir bitkidir. 
							Yapraklarından elde edilen jel özellikle yanıklarda, 
							deri kızarıklıklarında, böcek sokmalarında, dudak ve 
							deri çatlaklarında, sivilcelerde, ağızdaki yaralarda 
							kullanılır. |  
						
					| 
					PEYZAJDA 4. 
					BOYUT -  OCAK  2012 |  
							|  |  
						
							| 
							
							Aptenia 
							
							cinsi Meshembryanthemacae ailesine aittir. Aile ismi 
							Yunanca Meshembria (gün ortası) ve anthemon (çiçek) 
							kelimelerinden türetilmiştir. Çiçeğin gün ortasında 
							açtığını ifade etmektedir. Cins adı Aptenia
							Latince Apten kelimesinden gelmektedir (apten 
							kanatsız), tohumlarının kanatsız olması nedeniyle 
							verilmiştir. Tür adı Cordifolia Latince Cordi (kalp) 
							ve folium kelimelerinden oluşmuştur. Yapraklarının 
							kalp şeklinde olduğunu işaret etmektedir. Bu cinsin 
							dört türü vardır tümü Güney Afrika’ya has (endemik) 
							dır.  
							
							Aptenia cordifolia
							
							
							doğal olarak Güney Afrika’nın 20 ila 800 m 
							yükseklikteki yazın yağmur alan bölgelerinde 
							bulunmaktadır. Doğu Cape ve KwaZulu-Natal’ da sahil 
							boyunca görülür. 
							
							Buz Çiçeği 
							
							her dem yeşil,  hızlı büyüyen,  sukkulent (etli 
							yapraklı) çok yıllık bir bitkidir. Yayılı ve sarkıcı 
							özelliği vardır. Kökü kalın ve etlidir. Etli gövdesi 
							yuvarlak veya dörtgen şekilde olup 60 cm uzunluğa 
							kadar erişebilir. Etli yeşil yaprakları kalp veya 
							oval şekilde olup 50x25 mm boyutlarındadır ve 
							genelde karşılıklı, çiftler olarak gövdeden 
							çıkarlar. Gövde ve yaprakta bulunan su hücreleri 
							yüzeye yakındır ve güneş ışığı altında parıldarlar.
							 
							
							Aptenia cordifolia’nın 
							
							15 mm çapındaki çok sayıda taç yapraktan oluşmuş 
							küçük çiçekleri pembe-kırmızı renktedir, kısa 
							saplar üzerinde tek veya grup halinde olabilirler. 
							Çiçekler erkek ve dişi organ içerdiklerinden 
							kendilerini döllenmelerini sağlayabilirler. 
							Çiçeklenme ilkbahardan kışa kadar devam eder. 
							Çiçekler, güneş ışınının fazla olduğu zamanlarda 
							açarlar. Parlak renkli çiçekleri kelebek, arı ve 
							diğer böcekleri çekicidir. 
							
							Buz Çiçeği 
							
							tohum veya çelik ile üretilir. Tohumlar yazın 
							dikilmelidir. Çeliklerin köklenmesi kolaydır hatta 
							doğrudan bahçeye dikilebilirler. Bahçeye 
							dikilecekse, dikilecek alan bellenmeli, kompost ve 
							yavaş eriyen bir gübre ilave edilmelidir. Bitki 
							kendi haline bırakıldığında uzayarak şekilsiz bir 
							hal alır, bu nedenle arada bir budama ve düzeltme 
							yapılmalıdır. 
							
							Aptenia cordifolia 
							
							kuraklığa dayanıklı bir bitkidir. Aynı zamanda aşırı 
							suya ve düzensiz sulamaya dayanıklıdır. Sukkulent 
							yaprakları (bol su içeren etli yaprak) nedeniyle 
							yangın yayılmasını önlemekte önemli rolü vardır. 
							Alacalı yapraklı varyetesi “Aptenia cordifolia 
							variegata” da yaprak rengi dışında aynı 
							özelliklere sahiptir ve aynı amaçlarla kullanılır.  
							
							Peyzajda kullanımı: 
							Parlak yeşil etli yaprakları ve pembe-kırmızı 
							çiçekleri bitkinin karakteristik özellikleridir. İyi 
							bir yer örtücüdür. Deniz suyuna dayanıklı olduğu 
							için sahilde veya kumlu topraklarda rahatlıkla 
							kullanılabilinir. Bir diğer kullanma yeri de kaya 
							bahçeleri ve şevlerden sarkıtılmasıdır. Teraslarda 
							duvardan sarkıcı olarak kullanımı uygundur. Yarı 
							gölge veya tam güneş altında olabilir. Ağaç 
							altlarında dikime uygundur. Yangın tehlikesi olan 
							bölgelerde yer örtücü olarak kullanımı, olası bir 
							yangına karşı önlemdir. |      |   
             
            
            
             
            
            
            Sayfa Başı  
              
              
             |  |